'Sahte diploma ile 400 akademisyenin atandığı' iddiası DMM tarafından yalanlandı!

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, "400 akademisyenin usulsüz atandığı" yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Açıklamada, soruşturma kapsamında Türkiye'de görev yapan hiçbir akademisyen veya öğretmenin şüpheli listesinde yer almadığı vurgulandı. İddiaların tek bir şüphelinin somut olmayan beyanına dayandığı ve bu tür içeriklere itibar edilmemesi gerektiği belirtildi.
'Sahte diploma ile 400 akademisyenin atandığı' iddiası DMM tarafından yalanlandı!

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), bazı medya organları ve sosyal medya hesaplarında yer alan “400 akademisyenin usulsüz şekilde atandığı” iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirtti. Açıklamada, haberlerin kamuoyunu kasıtlı olarak yanıltmaya yönelik olduğu vurgulandı.

"TÜRKİYE'DE GÖREV YAPMIYORLAR"

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kaynaklarına dayandırılan bilgilere göre, devam eden bir soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla işlem gören 220 kişi arasında Türkiye'de görev yapan herhangi bir akademisyenin bulunmadığı ifade edildi.

resim-2025-08-02-195655056.png

"MEB ÖĞRETMENLERİ ŞÜPHELİ LİSTESİNDE DEĞİL"

Millî Eğitim Bakanlığı bünyesindeki okullarda çalışan öğretmenlerin de şüpheli listesinde yer almadığı belirtilirken, yalnızca bir sürücü kursu eğitmeni ve bir beden eğitimi antrenörünün dosyada isminin geçtiği, bu kişilerin de öğretmen statüsünde olmadığı bildirildi.

"SADECE İKİ DİPLOMA KULLANILDI"

Açıklamaya göre, yürütülen soruşturma kapsamında şimdiye kadar 57 sahte üniversite diploması, 4 sahte lise diploması ve 108 sahte sürücü belgesi tespit edildi. Ancak bu belgelerden yalnızca ikisinin meslek icrasında kullanıldığına dair bir bulguya ulaşıldığı belirtildi.

İDDİALARIN TAMAMI YALANLANDI!

Kamuoyunda infial yaratan “400 akademisyenin usulsüz atandığı” iddiasının, dosyadaki bir şüphelinin soyut ifadesinden ibaret olduğu ve bu beyan dışında herhangi bir somut delilin bulunmadığı vurgulandı.

Açıklamada, Türk akademisini ve eğitim camiasını hedef alan bu tür haberlerin sistematik bir itibarsızlaştırma girişimi olduğu ifade edilerek, soruşturmanın da bir dış ihbarla değil, ilgili bir üniversitenin kendi iç denetim mekanizmaları sonucu başlatıldığı hatırlatıldı.