Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti Türk Dünyası Vizyon Belgesi Tanıtım Programı'nda konuşuyor!
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin kongre merkezinde düzenlenen "AK Parti Türk Dünyası Vizyon Belgesi Tanıtım Programı"nda önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasına, katılımcıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, program vesilesiyle Lefkoşa'dan Taşkent'e, Bakü'den Aşkabat'a, Bişkek'ten Astana ve Budapeşte'ye selam ve sevgilerini gönderdiğini belirtti.
AK Parti Türk Devletleri ve Akraba Topluluklar Başkanlığınca hazırlanan vizyon belgesinin tanıtım töreninde bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, "Tanıtım toplantımızın Türk dünyası ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Türk Devletleri ve Akraba Topluluklar Başkanlığımızı gerek vizyon belgesi gerekse bu anlamlı program dolayısıyla canıgönülden tebrik ediyorum." ifadelerini kullandı.
"15 ARALIK DÜNYA TÜRK DİLİ AİLESİ GÜNÜ'NÜ İDRAK EDİYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünün aynı zamanda özel bir anlamı olduğuna işaret ederek, UNESCO tarafından Türkiye'nin de çağrısıyla ilan edilen "15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü"nün idrak edildiğini anımsattı. Erdoğan, "Türk dünyasının ve yeryüzünün farklı köşelerinde aynı dili konuştuğumuz, aynı hayali kurduğumuz, kalplerimizin beraber çarptığı tüm kardeşlerimizin Türk Dili Ailesi Günü kutlu olsun diyorum." diyerek sözlerine şöyle devam etti:
"KELİMENİN TAM ANLAMIYLA BİR HAZAN MEVSİMİ YAŞADIK"
"İşgalin ve zulmün dayanılmaz boyutlara ulaştığı 1930'larda Özbekistan'ın yiğit evladı Süleyman Çolpan, daha sonra kurşuna dizilerek bedelini hayatıyla ödeyeceği şiirinde şöyle sesleniyordu: "Güzel Türkistan sana ne oldu? Seher vaktinde güllerin soldu. Çemenler berbat, kuşlar hem feryat. Hepsi de mahsun olmaz mı dilşad? Bilmem niçin kuşlar ötmez bahçelerinde?" Evet, son iki asrımız sadece milletimiz için değil, bütün Türk dünyası için zorluklarla, sıkıntılarla, çilelerle ve işgallerle geçti. Kültür coğrafyamızın birçok bölgesinde o toprağın kadim kimlikleri, dilleri, inanç değerleri yasaklandı; halklar parçalandı. Kelimenin tam anlamıyla bir hazan mevsimi yaşadık. Azerbaycanlı şair Rüstem Behrudi bir dönem adeta Türk dünyasının kaderi haline gelen manzarayı bakın nasıl anlatıyor; ‘O hangi millettir, kaderi sırdır? Yüz ada bölündü yine de birdir.’ Türklerin birbiriyle kucaklaşmaması, kaynaşmaması, tek yürek, tek bilek olmaması için tüm yollar denendi. Kimliğini savunan, değerlerine sahip çıkan münevverler Turancılıkla suçlanarak ya hapse atıldı, ya sürgün edildi ya da Süleyman Çolpan gibi nicesi kurşunların, dar ağaçlarının kurbanı oldu."
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN CHP'YE SERT ELEŞTİRİLER
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada şunun da ifade edilmesi gerektiğini belirterek, Türk dünyasının varlığından bahsetmenin sadece sınırlarımızın ötesinde değil, 1940'ların tek parti döneminde ülkemizde de yasaklandığını vurguladı.
"BORALTAN FACİASI, CHP’NİN TÜRKİYE TARİHİNE GEÇMİŞ BİR KARA LEKESİDİR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tek parti dönemine ilişkin şu detayları aktardı:
"Mesela 1944 yılında sırf Türkiye dışındaki soydaşlarımızla ilgilendikleri için birçok aydın, yazar, sanat erbabı 'Turancı' denilerek tabutluklara konulmuş ve işkence görmüştür. Yani tek parti döneminde Türkiye dışında da Türk var demek suç sayılıyor, yıllarca tabutluklarda işkence görmek anlamına geliyordu. Bakın sadece bununla da kalmadılar; Türkiye'ye sığınan Azerbaycan Türklerini Boraltan Köprüsü'nde kurşuna dizileceklerini bilerek katillerine teslim etmiş, tarihe 'Boraltan Faciası' olarak geçen bir utanç lekesi bulaştırmışlardır. Boraltan faciası, CHP’nin Türkiye tarihine geçmiş bir kara lekesidir. Boraltan faciası, hem milletimizin hem de Azerbaycan Türklerinin zihin ve gönül dünyasında iyileşmesi uzun yıllar alan derin yaralar açmıştır. Tek parti zihniyetinin önümüzdeki temsilcisi olan ve günümüzde de yerini koruyan CHP, Türk dünyasına halen şaşı bakmayı, yanlış pencereden bakmayı sürdürmektedir."
KARABAĞ VE SURİYE ELEŞTİRİLERİ
Karabağ’ın 44 gün süren vatan muharebesinde CHP’nin tavrının yanlış olduğunu ifade eden Erdoğan, "Ülkemizin düşmanlarının servis ettiği söylentiler üzerinden dikkatinizi çekiyorum; Türkiye'yi Azerbaycan'a destek vermekle suçladılar." dedi ve ekledi:
"Hatırlayın, CHP'nin dış politikasını yöneten isim çıktı aynen şunu söyledi; 'Maalesef gelen haberlerde Türkiye'den Azerbaycan'a silah yardımı yapıldığı ve söylentilere göre cihatçı grupların Azerbaycan'a gönderildiği ifade ediliyor' dedi. Tıpkı 1945 yılında Boraltan faciasında olduğu gibi Karabağ'ın azatlık mücadelesinde de yanlış yaptılar, milletimizi mahcup ettiler, utandırdılar. Bakın sadece Karabağ'da değil, onun öncesinde Suriye ihtilafında da aynı basiretsizliğe, aynı vicdansızlığa şahit olduk. Suriye halkının tepesine varil bombaları yağarken, CHP'nin devrik genel başkanı grup kürsüsünden şunları söylüyordu: 'Bayırbucak’tan söz ediyorlar. Ne bayırı kaldı ne bucağı kaldı. Hala dünyadan haberleri yok bunların.' CHP bu. Başka bir şey beklemeyin. Evet, son yıllarda yaşadığımız iki önemli meselede de CHP’nin tavrı bu oldu."
BAAS REJİMİNİ AKLAMA VE PROVOKASYON İDDİASI
Erdoğan, "CHP bu. Başka bir şey beklemeyin. Evet, son yıllarda yaşadığımız iki önemli meselede de CHP’nin tavrı bu oldu. Yeni genel başkanın geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında, elinde binlerce soydaşımızın kanı olan Baas diktasını sekülerlik üzerinden aklamaya çalışması, daha ileri giderek CHP ile Baas rejimi arasında özdeşlik kurması, bu zihniyetin halen devam ettiğinin işaretidir. Alevi canlarımızla ilgili partimize yönelik iftiraları ise bühtandan öte apaçık bir provokasyondur, 86 milyonun kardeşliğini kundaklama teşebbüsüdür. Partimize oy veren milyonlarla birlikte Alevi vatandaşlarımızı da derinden yaralayan bu çirkin yakıştırmaları biz reddediyoruz" şeklinde konuştu.
TÜRKİYE'NİN KİLİT ROLÜ: BAĞIMSIZLIĞI TANIYAN İLK ÜLKE
Türkiye'yi soydaşlarından ve gönül coğrafyasındaki tüm kardeşlerinden izole ederek yönetmeye çalışanların ülkeyi yıllarca içine kapattığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1990'ların hemen başında Sovyetlerin dağılmasıyla yeni bir dönem başladığını hatırlattı:
"1991 yılında Türk Cumhuriyetleri bağımsızlıklarına kavuşurken kardeş Cumhuriyetlerin bağımsızlığını tanıyan ilk ülke Türkiye oldu. 1992 senesinde Türkiye'nin girişimleriyle Türk dili konuşan ülkeler devlet başkanları zirveleri düzenlenmeye başlandı. Merhum Turgut Özal’ın şu sözü çok anlamlıdır, “Türkiye’nin önünde hacet kapıları açılmıştır. 21. asır Türk ve Türkiye asrı olacaktır.” Merhum Özal’dan sonra rahmetli Demirel de Türk dünyasıyla ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem vermiştir. Elbette ülkemizde bu mücadelenin bayraktarlığını son nefesine kadar Cumhur İttifakı ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi’nin kurucusu ve ilk genel başkanı rahmetli Alparslan Türkeş yapmıştır."
Erdoğan, onların özlemini çektiği birlikteliği, dayanışmayı ve kardeşlik iklimini, son 23 yıldır attıkları adımlarla gerçeğe dönüştürdüklerini, İsmail Gaspıralı’nın işaret ettiği “Dilde, fikirde, işte birlik” şiarına uygun şekilde Türk Devletleri ile işbirliğini her alanda güçlendirdiklerini söyledi.
TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI VE 2040 VİZYONU
2009 yılında imzalanan Nahçıvan Anlaşması ile Türk Konseyi’nin kuruluşunun bir dönüm noktası olduğunu belirten Erdoğan, 2021 İstanbul Zirvesi’nde işbirliğini bir üst aşamaya taşıyarak Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) olarak yola devam etme kararı aldıklarını hatırlattı. Erdoğan, bu zirvede ayrıca **"Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi"**nin de kabul edildiğini kaydetti.
YENİ VİZYON BELGESİ 6 LEHÇEDE VE ORTAK ALFABE İLE HAZIRLANDI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Türkiye Maarif Vakfı, Türkiye Diyanet Vakfı, Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlar aracılığıyla Türk dünyasıyla yeni köprüler kurduklarını ifade ederek, bu çabaları geleceğe taşıyacak yeni bir adım attıklarını duyurdu. Merhum Erol Güngör ve Mümtaz Turhan’ın görüşlerine atıfta bulunan Erdoğan, bu anlayışla hazırlanan yeni vizyon belgesinin özelliklerini şöyle açıkladı:
"Bu anlayışla vizyon belgemizi altı lehçede ve ortak alfabe ile hazırladık. Belgemiz, AK Parti’nin küresel sorumluluk bilinciyle Türk dünyasında birlik ve beraberliği pekiştirme iradesinin en somut göstergesidir. Türk devletleri arasındaki entegrasyonun derinleştirilmesini ve çok boyutlu işbirliklerinin kurumsal bir çerçevede güçlendirilmesini amaçlıyoruz. Ekonomik kalkınma, kültürel dayanışma, stratejik işbirlikleri ve bölgesel barışın sağlanması vizyon belgemizin merkezinde yer alıyor."
Erdoğan, Vizyon Belgesi'nin birbirine bağlı 6 bölüm ve 61 alt başlıkta bütüncül bir yaklaşım geliştirdiğini, ekonomik entegrasyon hedeflerinden kültürel işbirliklerine, enerji güvenliğinden ulaştırma ağlarına kadar geniş bir yelpazede düzenlendiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle ekonomik alandaki stratejilerin belgenin bel kemiğini oluşturduğunu vurgulayarak, "Ticaret hacminin genişletilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve ortak pazar hedefi, mevcut ekonomik ilişkilerin yeni bir düzeye taşıyacaktır. Enerji koridorları, lojistik hatlar ve dijital altyapı çalışmalarının birbirini tamamlayan unsurlar haline gelmesi, Türk dünyasını küresel düzlemde yükselen bir ekonomik güç odağına dönüştürecektir." sözleriyle konuşmasını tamamladı.
